Zirvede, yabancı bir ülkeye savaşmaya gidenler için kullanılan ‘Foreign Fighters’ teriminin tanımına ilişkin tartışmalar da gündemdeydi. Ancak, Birleşmiş Milletler (BM) 2178 sayılı tasarısında yer alan bu tanımın AB’ye üye ülkelerin kanunlarında yer edinmesinin uzun yıllar alacağı yorumları yapılıyor. AB zirvesinde, yurt dışına ‘terörü desteklemek’ amacıyla giden kişiler ile yardım edenlere ilişkin kapsamlı cezalar getirecek yasaların önemine dikkat çekildi.
AB adalet ve içişleri bakanlarının DAİŞ ve benzeri örgüt üyelerinin seyahatlerinin engellemesi konusunda üzerinde durdukları bir diğer nokta ise, hangi kişilerin ‘Foreign Fighters’ tanımına uyabileceği ve bu kişilerin nasıl belirleneceği noktası oldu. Bakanlar, Suriye ve Irak’a gidişlerde temel geçiş noktası olan Türkiye’nin sınırlarının korunmadığına dikkat çekerken, bu ülke ile bilgi paylaşımının arttırılması gerektiği noktasında ortak görüş ifade ettiler.
AB Anti-Terör Özel Temsilcisi Gilles de Kerchove de, radikal selefilerin tespiti ve önlemlerin alınabilmesi için Avrupalı savcıların işbirliği örgütü olan Eurojust’ın daha fazla işbirliği yapması gerektiği görüşünde. De Kerchove, bu amaçla Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin kurumlarıyla işbirliğinin geliştirilmesinin önemine dikkat çekti.
AB Komisyonu’nun tahminlerine göre, Avrupa genelinden 3 bin ile 5 bin arasında kişi Suriye ve Irak’a geçerek burada faaliyet gösteren örgütlere katıldı. Belli bir süre Suriye ve Irak’ta kalarak Avrupa ülkelerine dönenler ise ‘en tehlikeli’ olarak kabul ediliyor.
Belçika’da geçtiğimiz Mayıs ayında Yahudi Müzesi’ne saldırarak 4 kişiyi katleden kişi ile, 7 ve 8 Ocak’taki Paris saldırılarında 17 kişiyi katleden teröristler de bir dönem Suriye ve Irak’ta bulunmuşlardı.
Avrupa ülkelerine dönen kişilerin AB vatandaşı olmaları durumunda geri dönüşlerine yasal olarak engel olunamıyor. Bu kişilerin ancak gerçekten Suriye veya Irak’ta silahlı bir gruba üye olmalarının tespit edilmesi durumunda göz altına alınmaları ve hakkında dava açılmaları mümkün olabiliyor.
Gilles de Kerchove’e göre, Suriye ve Irak’a gittiği tespit edilen kişilerin hangi örgütlere katıldığının tespit edilmesi de ciddi bir sorun. AB bakanları önünde konuşan De Kerchove, “Afganistan’ın aksine Suriye’de askeri birliklerimiz yok ve elbetteki Esad Rejimi ile de işbirliğimiz yok. O halde, Almanya ve Belçika’lı bir ‘cihatçının’ Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) için mi yoksa DAİŞ için mi savaştığını gösterecek delilleri nasıl toplayacağız?” diye sordu.
De Kerchove, bu amaçla kişilerin internet ve cep telefonu üzerinden iletişimlerinin ele geçirilmesinin de önemine dikkat çekti.
De Kerchove, Suriye ve Irak’tan dönecek kişilerin tutuklanmaları halinde dahi tehlikeli olacaklarını, bu kişilerin cezaevlerindeki diğer tutukluların radikalleşmesine çabalayacaklarının da altını çizerken, cezaevi ve sonraki yaşamları için özel programların devreye konulmasını istedi.