Ancak, İçişleri Bakanlığı tarafından haklarında soruşturma izni verilenler, Danıştay 1'nci Daire Başkanlığı'na kendilerinin olayda sorumlu olmadıklarını belirterek, itirazda bulundu. Yapılan incelemede sonucunda Danıştay, itirazı eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle kabul ederek, İçişleri Bakanlığı'ndan bu kişiler hakkında tekrar inceleme yapılmasını istedi.
Bu kez bakanlık, belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu 6 kişi hakkında soruşturma izni verdi, 6 kişi için ise soruşturmaya gerek olmadığını belirtti.
Soruşturma izni verilmeyen aralarında DSİ ve belediye görevlilerinin bulunduğu 6 kişi için Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı Danıştay'a itirazda bulundu. Soruşturma izni verilenler de Danıştay'a ikinci kez itiraz ederek haklarında soruşturma izni verilmemesini talep etti.
Danıştay 1'nci Dairesi yapılan itirazları redetti. Bunun üzerine bilirkişi raporlarını dikkate alan savcılık soruşturma ile ilgili kararını verdi. Bilirkişi raporlarına göre, meydana gelen sel felaketinin ihmalden değil, doğal afet olduğu, meteorolojik açıdan afet olarak değerlendirilebileceğine kanaat getirilmesi üzerine Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma ile ilgili takipsizlik kararı verdi.
Sel felaketinde ölen 13 kişiden 5'i TOKİ konutlarındaki bodrum katlarında hayatlarını kaybetmişti. Bunun üzerine Büyükşehir Belediyesi de bodrum katlarına oturma izni uygulamasını kaldırmıştı.
ESM BAŞKANI : SORUMLULAR HESAP VERMİYOR
Eneri, Sanayi ve Maden (ESM) Kamu Emekçileri Sendikası Samsun Şubesi Başkanı Müşfik Veysel Erdoğan, Karadeniz Bölgesi'nin, yoğun yağışları ve bol eğimli arazisiyle geçmişten beri sel ve heyelanların oldukça yoğun yaşandığı bir bölge olduğunu hatırlatarak, "Sel ve benzeri felaketlerin yaşandığı kentlerde, böylesine ağır ve acı dolu bir tablonun ortaya çıkmasının en önemli sebebi ise ranta dayalı kentleşme anlayışıdır. Bilimi ve tekniği esas almak yerine yalnızca ranta dayalı yapılaşma politikaları bugün yaşadığımız felaketleri doğurmaktadır. Yaşanan felaketlerin sorumluları bunlara karşı önlem almayan, alamayan, almak istemeyen merkezi ve yerel yönetimlerdir. Her zamanki gibi merkezi ve yerel yöneticiler yaşananları 'doğal afet' gibi algılatmak ve sorumluluklarını unutturmak gayreti içindedir. Oysa biliyoruz ki, yaşanan felaketler plansız ve çarpık kentleşmeden kaynaklanmaktadır. Bugüne kadar tarım arazileri, dere yatakları ve kıyılar yerleşime açılmış, orman alanları yok edilmiş, kaçak ve sağlıksız yapılaşma önlenmemiştir. Yaşanan her felaketten sonra, yerel yöneticilerin ve siyasal iktidarların, yaşanan olaylarda hiç sorumluluğu yokmuş gibi, büyük bir pişkinlikle yaraların sarılacağına söylemesi bizce doğa olaylarını felaket haline getiren yaklaşımın asıl nedenidir. Acı olan, ülkemizde bugüne kadar yaşanan felaketlerin sorumlusu olanlar, sebep oldukları bu acı tablonun hesabını vermemişlerdir. Samsun'da 13 vatandaşımızın hayatını kaybettiğisel felaketinde olduğu gibi" dedi.
GENEL SEKRETER ÖNCEL: 100 MİLYON TL YATIRIM YAPTIK
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Coşkun Öncel ise, 2012 yılında yaşanan sel felaketinin ardından 100 milyon TL yatırım yaptıklarını söyleyerek şunları söyledi:
"100 milyon lira civarında sel olaylarıyla ilgili yatırım yaptık. Bu yapılan yatırımlar içerisinde 5 büyük sel kapanı yaptık. DSİ 2 tane tersip bendi yaptı. Hem DSİ'nin hem de büyükşehir belediyesi olarak bizim ve belli kurumların belli yerlerde çalışmaları devam ediyor. Bir çok yerde çalışmalar yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Derelerin ıslahı ile ilgili çalışmalarımız sürüyor. Önemli olan suların en iyi şekilde akışının denize kadar ulaştırmamız gerekiyor. Çalışmalarımız bitmiş değil, şehir yaşıyor. Dere yataklarına ve buna benzer yerlerde sel riski taşılayan yapılaşmalarla ilgili gerek imar planlarında gerekse yağmur sularının dezarjı konularındaki çalışmalarımız sürüyor. Gerekli tedbirleri alıyoruz. Bu tedbirlerin hepsi bu tür olayların yaşanmaması için."