ÖZDEMİR’İN DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI
“Gelecek Alman hükümeti nasıl görünecek henüz tamamen belirsiz. Ancak Türkiye’de Cem Özdemir’in dışişleri bakanı olması ihtimali endişe yaratmaya başladı bile. Yeşiller Hristiyan Birlik ve FDP koalisyon görüşmelerinde dışişleri bakanlığını alırsa ve parti başkanı Cem Özdemir’i bakan yaparsa Alman-Türk ilişkileri bundan nasıl etkilenir? Bu şu anda çok belirsiz bir ihtimal ancak Türkiye ve Almanya’dakileri meşgul etmeye başladı bile… Özdemir Almanya’da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı en sert eleştirenlerin arasında yer alıyor. Özdemir Erdoğan’ı “AKP diktatörü” ve Alman vatandaşlarının tutuklanması nedeniyle de “rehin alıcı” olarak tanımlamıştı… Eğer Özdemir dışişleri bakanı olursa göçmen kökenli ilk dışişleri bakanı olacak."
CDU VE CSU’DA AYRILIKLAR
Süddeutsche Zeitung gazetesinde yer alan yorumda Almanya’nın bir an önce hükümet kurması gerektiğinin altını çiziyor.
“Almanya’nın derhal, mümkünse güçlü, bir hükümete ihtiyacı var. AFD’nin başarısı ülkeyi yeni bir zorlukla karşı karşıya bıraktı ve Avrupa’da da bu şiddetli bir şekilde hissediliyor. Ancak Avrupa’nın en güçlü ülkesinde siyaset durma noktasına geldi. Çünkü CDU ve CSU’nun Amerika’yı yeniden keşfetmesi gerekiyor. Kendisini hükümet etme konusunda usta olarak gören her iki taraf için de nasıl bir tezahür. Almanya şu anda birlik partilerinin seçim yarışının dürüst olmamasının bedelini ödüyor. CDU ve CSU aralarındaki görüş ayrılıklarına rağmen seçim yarışının son gününe kadar neredeyse tüm konularda fikir birliğine sahipmiş gibi davrandılar… Ancak seçmen bu kamuflaja kanmadı ve birlik bu nedenle 8 puandan fazla oy kaybetti… Çatışma konusu artık sadece sığınmacı üst sınırı değil, CDU yönetimi ve CSU emeklilik ve Avrupa politikası konusunda da anlaşamıyor… Seehofer ve Merkel, pazar günkü görüşmenin başarılı geçmesi için günlerdir telefonlaşıyor. Başarısız olursa bunun partileri için öngörülemez sonuçlar doğurabileceğinin farkındalar. Diğer taraftan kendi iktidarlarının da erozyona uğramamasına dikkat etmek durumundalar.”
‘ŞİKAYET YERİNE HÜKÜMET’
Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde yer alan yorumda Hristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin şikayet etmek yerine hükümet etmesi gerektiği belirtiliyor.
“Hristiyan Birlik Partisi içine sindiremiyorsa da üstesinden gelmeli. Böylece ülkeye bir iyilik yapmış olur. Bunun dışında yapabileceği ne var? CDU ile anlaşmayabilir, Jamaika koalisyonu için ağız arama ve koalisyon görüşmeleri yapmayabilir, hükümet etmekten kaçınabilir ve ülkeyi sefil bir duruma sokabilir. Bu bir zaman sonra yeni seçimler ve aylarca sürecek bir siyasi ızdırap anlamına gelir… Bir sürü tartışma ve tehdit sonrası CSU her zaman pes etti. Çünkü en nihayetinde onlar Bavyera’nın olduğu kadar Almanya’nın da partisi. Alman siyasi parti tarihindeki en başarılı işbirliği modeli birlik kardeşliği oldu. CSU muhafazakar konularda sert müzakere mi etmek istiyor, adayları Hermann Berlin’de en üst bakanlık mı istiyor, evdeki sert personel meselelerini mi açıklığa kavuşturmak istiyor? Ancak bunu yaparken hükümet etme becerilerini ve birliği tehlikeye atmamaları gerekiyor.”
‘CDU GERİ KALIYOR’
Swäbische Zeitung gazetesi de koalisyon görüşmelerini yorum sütunlarına taşımış.
“Hayır, CDU ve CSU’yu bölen üst sınır değildir. Birliğin iki kampa ayrıldığı ve muhafazakarların bunu göz ardı ettiği de doğru değil. Bundan ziyade hem birliğin hem de SPD’nin seçmen tabanı kendisinin anlaşıldığını hissetmiyor. CDU ve CSU’ya anlaşmaları ve ortak dürüst siyaset yapmaları konusunda yetki verildi. Buna, en iyi tarif ve uzlaşmaya ulaşma konusundaki siyasi tartışma da dahildir. Siyasetin anlaşılabilir açıklamaları ama aynı zamanda yasaların doğru uygulanması da buna dahildir. Korumaya ihtiyacı olanlar için iltica, olmayanlardan da geri alınması da buna dahildir. Ancak her şeyden önce geleceğe yönelik yeni fikirler geliyor. CDU’lu politikacıların son icraatları geri kaldıklarını gösteriyor. Vizyona ihtiyacı olan Fransa’ya bakmalı. Bu (vizyon) Almanya’da da bulunabilse çok güzel olur.” (Kaynak: DW Türkçe)